Çanakkale ve Şehitlikler Bir Günde Nasıl Gezilir?( Hiç Bilmeyenler İçin)


     Çoğu insan benim gibi Çanakkale ve şehitlikleri gezmek istiyor ancak , Çanakkale'yi hiç bilmediği için, nereden başlayacağına ne şekilde gezeceğine karar veremiyor.

     "Bir günlük geziyi işkenceye dönüştürmeden, en verimli şekilde nasıl planlayabiliriz?" sorusunu cevaplamaya çalışacağım. Tabi bu benim edindiğim bir günlük tecrübeye göre. Siz çok daha fazlasını ekleyebilirsiniz.

     Kalitesinden ve hizmetinden oldukça memnun kaldığım için bazı kişi ve firma isimlerini de gönül rahatlığıyla vereceğim.

     Bir sosyal bilgiler öğretmeni olarak burada yaşanan olayların çoğunu daha önce okudum, öğrendim. Ancak bu olayların yaşandığı yerleri birebir görerek o ruhu hissetmek adına bir rehber eşliğinde gezmeye karar verdik. Size de tavsiyem kesinlikle budur.

     Geziyi planladığım günün bir gün öncesinde internetten bulduğum üç dört tane tur firmasını aradım. İsmini Çanakkale'ye oldukça yakıştırdığım Yurtsev Beyle görüştükten sonra "Lutars Turizm"in turuna katılmaya karar verdik. Her gün tur düzenliyorlar. (Yurtsev Yarıcı : 0543 787 29 17)


     Anadolu yakasındaysanız buluşma yeriniz Vitalis kültür Cafe oluyor. Yeri çok basit, merkezde Gestaş İskelesinde, zaten feribota oradan biniyorsunuz.

   

     Ama biz öncelikle kahvaltı yapabileceğimiz bir yer aradık. Yurtsev Bey aracı aşağıdaki haritada işaretlediğim ara sokağa park edebileceğimi söyledi. Yine orada bir simitçi varmış.

     Belediyenin otoparkıydı, bir günlük ücreti 8 tl.



     Kahvaltı içinse gerçekten çok güzel bir yer Nar Simit Evi. Google haritalarda bile önünde kuyruk varken fotoğraflanmış. Simitleri ve poğaçaları harika..

     Daha sonra buluşma noktasından emekli sınıf öğretmeni Selahi TUTMAZ rehberliğinde yürüyerek feribota biniyorsunuz. Karşıda sizi araç bekliyor olacak. Bizim grubumuzda yaklaşık 30 kişi vardı. Yolculardan bir kısmı da Eceabat tarafından binmişti. Siz de o taraftan gelecekseniz buluşma noktasını telefonda konuşursunuz.

     Şehitlikler hakkında detaylı bilgi vermeyeceğim. Ama şunu söyleyebilirim efsanelerden, hurafelerden uzak; rakamlarla, isimlerle örneklendirerek gerçekçi bir bakış açısı yakalayan, ezbere yaptığı alıntılarla, şiirlerle duygusallığı da eksik etmeyen Selahi Öğretmenin rehberliğinden oldukça memnun kaldım. Geziye başlamadan önce bütün şehitlikleri bir günde görmenin imkansız olduğunu ama bütün önemli noktalara götüreceğini de belirtti. Çanakkale'ye döndüğünüzde akşam 6'yı buluyor zaten. Dolu dolu bir program diyebilirim.

     Kişi başı 60 tl alıyorlar.
     Feribota, müzelere, öğle yemeğine siz para vermiyorsunuz.
     Yani akşama kadar keyfi olarak almak istediğiniz hediyelikler ve içecekler dışında cebinizden beş kuruş çıkmıyor. Zaten kendi aracınızla karşıya geçmek isteseniz tek geçiş için 30-35 tl para vereceksiniz. Etrafa da boş boş bakacaksınız.

     Öğle yemeğinizi Grand Eceabat Hotel'in çatı katında yiyorsunuz. Standart bir köfte menüsü veriyorlar. Ama gayet güzel bir yemekti. İşin güzel taraflarından biri yayık ayranını sürahiyle getiriyorlar ve bittikçe de isteyebiliyorsunuz. Diğer güzel tarafı ise kendiniz çayınızı, sütlü kahvenizi hatta sıcak çikolatanızı istediğiniz kadar alabiliyorsunuz. Öğleye kadar olan yorgunluğu atmak için gayet güzeldi. Aşağıdaki fotoğrafı da manzarasını görün diye ekledim, doğruyu söylemek gerekirse biz gittiğimizde masalar o kadar süslü değildi.


    Diğer şehitlikler ve anıtları yine rehberimizin güzel anlatımıyla gezdikten sonra akşam 6'da Çanakkale'ye döndük. 

    Burada da yürüme mesafesinde, filmde kullanılan Truva atını ve Aynalı Çarşı'yı gezebilirsiniz. İkisi ters istikamette ama birbirine oldukça yakınlar. 



    Akşam yemeği için tavsiyem sardalyedir. Aynı isimdeki balıkçıya mutlaka gidin. Güler yüzlü bir bayan karşıladı bizi. Sardalyeyi servis mi yoksa ekmek arası mı istersiniz? diye sordu. Biz de onun tavsiyesini istedik. "O zaman ekmek arası gönderiyorum" dedi. Şimdiye kadar yediğim en güzel ekmek arası balıktı diyebilirim. İşte yeri ve fotoğrafları

          
      

     Sonraki hedefimizse meşhur peynir helvası oldu. Meşhurların içinde en meşhurunu aradık. Yine yürüyerek 10 dakika mesafede olan Babalık Peynir Helvacısı'nı bulduk. İki çeşidi var normal ve fırınlanmış. Biz ikisini de aldık. Kalite olarak gayet güzel ama tarz olarak pek benim arayacağım bir tatlı değil. Fırınlanmış olanın tadı daha ağır geldi bana. O yüzden tercihim normal olandan yana.

       


     Günün sonunda Çanakkale'nin şehitlikleriyle, temizliğiyle, farklı tatlarıyla beni oldukça etkilediğini fark ettim. Burada yaşamak da eminim çok güzel olurdu. Önceden hep 'Eskişehir'de yaşanır.' derdim, şimdi yanına Çanakkale'yi ekliyorum. Hatta denizinin varlığı da çok büyük bir artı.
Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilirsiniz.

0 yorum:

Yorum Gönder