Unutulmayan Öğretmenler


Benim en çok saygı duyduğum öğretmenler o yıl birinci sınıfları okutacak öğretmenlerdir.
Bir düşünün;
Sınıfa giriyorsunuz, karşınızda 35-40 öğrenci.
Kimisi ağlar, kimisi annesini yanında ister, kimisi hakkımda kısmında anlattığım gibi okuldan koşturarak kaçar.
Bu öğretmen diğerleri gibi “Hadi bakalım çocuklar! Türkçe kitabınızı çıkartın.” diyemez.
Çünkü karşısındakiler okuma yazma bilmiyordur zaten.
Tek tek çantalarından kendisi çıkartır.
Hadi diyelim kitabı buldular “10.sayfayı açın” diyemez mesela.
Tek tek kendisi açar yine bütün öğrencilerin sayfasını.
O, sınıfın bir ucundan başlayıp son öğrencilerine yaklaştığını sanırken, kitaplarını açtığı öğrenciler çoktan sayfaları değiştirmiş veya kitabı kapatmıştır.
Başa döner.
Başı döner.
Tekrar tekrar tekrar.

Daha bunun gibi insanın sabrını sınayan neler neler…
Ruha dokunur ilkokul öğretmenleri.
İşte bunun için de kolay kolay unutulmazlar.
Benim değerli öğretmenim Cennet Demirbaş’ı unutmadığım gibi Tarık Akan da unutamamış öğretmenini aramış bulmuş 2014’de.
Okulların açılmasına bir gün kala, bugün toprağa verilen Tarık Akan şöyle anlatmış Aliye öğretmeni.

"İlkokula Erzurum Dumlupınar’da başladım. Okulumuz bir odada 5 sınıf, 1 öğretmenden ibaretti. Bu arada bir sınıf atlayarak ikinci sınıfa geçtim. Daha sonra babamın tayini çıktı ve Kayseri’ye geldik. Burada da okula başlayınca henüz okuma yazma bilmediğim için tekrar birinci sınıfa aldılar. İkinci sınıfta ben inanılmaz bir kekeme oldum. Sanki hiç konuşamıyordum. Benim bir Aliye öğretmenim vardı. Bu durumumdan dolayı öğretmenim tüm çocuklar gittikten sonra beni yanına alır ve kekemeliğimi yenmem için her gün benimle ilgilenirdi. Beni konuşturmak için 1,5 yıl uğraştı. Bana dedi ki peki Tarık “senin en kolay söylediğin kelime nedir? Bende “hele”dir dedim. O zaman bana dedi ki bu kelime (hele)’nin arkasına kelimeler ekleyerek konuş dedi. Mesala hele be, hele sen gel, hele sen oraya gir, gibi beni eğiterek bana konuşmayı öğretti. O Aliye öğretmenimin sayesinde 5. sınıfa geldiğimde okulun birincisi olmuştum ve beni bilgi yarışmalarına sokardı. O öğretmenim bana yarınımı kazandırdı. Babam tayinci olduğu için yine bir tayin geldi ve oradan da ayrılmak zorunda kaldık. Yıllar sonra onu bulmak, elini öpmek için bir gün Kayseri’de Telekom’u arayarak Aliye isminde ne kadar insan varsa hepsinin numarasını aldım. Kendimi tanıtmadan yaklaşık 20 kişiyi aradım. Her aradığıma benim Kayseri’de Sümer İlkokulunda Aliye isminde bir öğretmenim var onu arıyorum dedim. İçlerinden birisi benim uzaktan bir akrabam var aynı isimde ama o Kayseri’den gideli uzun yıllar oldu dedi. Nerede olduğunu sorunca İzmir Karşıyaka’da dediler. Orada da aramaya devam etim. Yine birisini arayınca karşıdaki kişi dedi ki benim öyle bir akrabam vardı. Tabi kendimi tanıtınca inanamadı. Ama dedi hep senin adını söylerdi. Ama şimdi İstanbul Üsküdar’da oturuyor ve soyadı da değişti dedi bana. Daha sonra ağabeylerini daha sonrada öğretmenimi buldum. Sonunda öğretmenimi buldum ve ağlayarak sevgili öğretmenimin öğretmenler gününü kutladım. Aliye öğretmenim, aradan 45 küsür yıl geçmesine rağmen unutamadığım tek insandır."


Büyük sanatçıya Allah’tan rahmet, bütün öğretmen ve öğrencilere de başarılar diliyorum.  
Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilirsiniz.

0 yorum:

Yorum Gönder